Analog İnceleme: Zenit ET

Eğer gözünüz evinizde bir adet Zenit marka fotoğraf makinesine çarptıysa muhtemelen zamanında babanız onu bir yerlerden (Polonya Pazarı olabilir mesela) almıştır, zamanla da o vitrinde bir süs haline gelmiştir. Sarılın o Zenit’e çünkü sevgiye şefkate ve daha da önemlisi fotoğraf çekmeye ihtiyacı var o makinenin.

ckn et_istanbul- (12)Filmi, kokusunu, dokusunu, renklerini, sürecini, …  kısacası filmle ilgili bir çok şeyi seviyorum. Günümüz için çok mantıklı bulmuyorum çünkü dijital ile kıyaslandığında çok daha pahalı. Burada bir fakat olacak! Mantıklı bulmuyorum derken kendi durumum için mantıklı bulmuyorum. Günde ortalama 50 üzeri fotoğraf çeken bir birey olarak, her güne bir film ortalaması koysak, film başına banyosu ve en düşük çözünürlükte taraması da dahil bir ortalama 20 TL olsun, haftada 140TL yapar. Ayda 4200 TL yapıyor. 2 ayda pahalı bir kamera bir de objektif alabiliyorum. Bu da da benim durumum için mantıklı olmaktan biraz uzak. Ama ne olursa olsun filmin tadı bir başkadır benim için. Ben de arada bir analog fotoğraf makinelerimin üzerindeki tozu silip film ile aşk yaşamaya çıkıyorum.

ckn et_istanbul- (22)

Daha önce kaleme aldığım Zenit ET yazımda hakkındaki diğer detaylara (seri numaralarının anlamı, nasıl kullanılabileceği) ulaşabilirsiniz. Bu yazımda Zenit ET’yi bir sokak fotoğrafçısının -yani ben oluyorum- gözünden sokaklardaki deneyimi üzerinden incelenecektir baştan belirtmek isteri

ankara_15

Uzunca bir süredir film kullanmamıştım, o kokuyu almış birisi özlüyor doğal olarak. Ben de hem özlem hem de bu yazıyı yazmak amaçlı gittim birkaç film aldım ve güneşin çıkmasını bekledim.Güneş açtı mı da Zenit ET’me Agfa Vista’yı taktığım gibi kendimi sokaklara attım.

Bela gibi makine

ckn gr_istanbul-6796

Zenit ET, Sovyet Rusya’sında tasarlanmış ve üretilmiş -aslına bakarsanız- dandik bir makine. Perdesi bezden, ansızın bozuluverir, bozulmasa da bol bol ışık sızdırır. Pozometresi selenyum içerdiği için zamanla yanlış ölçmeye başlar, ağırdır omzu çürütür. Ama yiğidi öldür hakkını yeme, ağır olması onu tuğla niyetine de kullanabileceğiniz ya da tank savar olarak da kullanabileceğiniz anlamına gelmektedir. Kavga ederken sakın kullanmayın, insanlık suçuna giriyormuş cezası direkt idam! Fakat öyle bir özelliği vardır ki, kenarda dandik dandik yatıp tozlanırken insanın içi gider ve hemen bir film takmak ister işte bu bağlamda bela gibidir. Üzerindeki ayarları yapması zordur, üzerindeki orijinal objektifi (genelde Helios 58mm f/2.0 ile gelir) bir gariptir, çok enteresan bir bokeh’si vardır -hafif yuvarlar bokeh’yi köşelere doğru- bu da onu efsane kılar.

Sokak fotoğrafçısı için Zenit ET

ckn et_istanbul- (1)
Zenit ET, 58mm, Agfa Vista 400 – Kadıköy, istanbul

Boynunuzda Zenit ET ile kendinizi sokağa attığınızda hissedeceğiniz ilk şey ağırlığı. Çünkü metalden oluşmuş, tamamen mekanik (pile ihtiyacınız yok), fotoğraf çekebilen bir tuğladır kendisi. Buna alıştığınızda bu ağırlığı ve olmayan ergonomisi ile elinizde o kadar kötü duruyor ki, sanki makine biran önce elinizden kendisini atmak istiyormuş gibi bir izlenim bırakıyor. Sonrasında biraz alışıp çevreye bakmaya başlıyorsunuz ve karşınıza ilginç bir kare çıktı, hemen Zenit’inizi yukarı kaldırıp ayarları yapmaya başlıyorsunuz. O kadar kötü bir pozometresi var ki bunun… Öncelikle gövdenin sol üst kısmında bulunan tekerlek, üzerindeki skala ve pozometre ibresi yardımı ile DIN (ASA yerine bunu kullanmışlar mesela, Rus kafası…), Enstantane ve Diyafram ışığa göre hesaplanır. Sonrasında burada elde edilen değerler makine üzerinde girilir. Fakat koşullar biraz zorludur çünkü objektif üzerindeki diyafram halkası da bir gariptir. Her neyse bütün bu zorluklar aşıldıktan sonra sıra gelir vizörden bakmaya. Vizör gerçekten çok büyük bir vizör bu anlamda eleştiremeyeceğim Zenit’i fakat o ne saçma iştir öyle. Diyaframı neye getirdiyseniz ona göre değişiyor görüntü de vizörde. Yani f/16’ya getirdiyseniz vizörde f/16’nın alan derinliği ve karanlığıyla görürsünüz. Yani çok karanlık! Bu sefer de netlik yapmak iyicene zorlaşır. Hadi netliği de ayarladınız, sıra deklanşöre basmaya geldi! Deklanşöre basarsınız ve o da nesi? Makine “şlaaaaakss” sesiyle makine adeta sarsılır! İnanın bana bu makine ile düşük enstantane ile çekim yapmanız imkansız. Ne kadar çelik gibi sinirlere ve bir sniper hassaslığına sahip de olsanız, öyle bir titrer ki… bir keskin nişancının eline bazuka verin aynı kafa!

Görüntü kalitesi

ckn et_istanbul- (24)
Zenit ET, 58mm, Agfa Vista 400 – Kadıköy, İstanbul

Analog fotoğraf makinelerinde görüntü kalitesini etkileyen iki temel unsur vardır, film ve objektif. Bu ikisi iyiyse bir problem yaşamazsınız. Tabii gövdenin ışık sızdırması da ayrı bir olay. İşte Zenit ET’ye bu konuda da güvenmeyin derim; birincisi bez perde olduğu için bu perde zamanla aşınacak ve ışık sızdırmaya başlayacaktır. Ayrıca film kapağının olduğu yer güzelce izole edilmemişse de film ışık alabilir! Fakat ET’nin üzerinde gelen lensi bir garip, dedim ya enteresan bir bokeh veriyor, kimsi sever kimisi sevmez. Fakat “objektif keskin midir?” diye sorarsanız cevabım koca bir “Hayır” olacaktır! Güzel bir filmi bu makine ile heba etmek istemediğimden ötürü de gittim Agfa Vista 400 kullandım. Bu açıdan iyi bir görüntü kalitesi elde etmek için makinenin sınırlarını zorladığımı pek söyleyemeyeceğim.

ckn et_istanbul- (28)
Zenit ET, 58mm, Agfa Vista 400 – Kadıköy, İstanbul

Filmleri banyodan aldıktan sonra bazı karelerde karşıma çok net bir ışık sızıntısı çıktı. Işık sızıntısı öyle bir şeydir ki, eğer çok keskin ve sürprize açık olmayan sonuçlar bekliyorsanız pek size göre değil, fakat fotoğraf keskinlikten daha fazlasıdır diyorsanız o zaman şaşırmaya hazır olun!

Malzeme Kalitesi

Zenit ET, tank gibi yapılmış bir fotoğraf makinesi! Nasıl ki tanklar içeride sorun yaşayabilir, Zenit ET’de içeride problem çıkaran bir fotoğraf makinesi. Perdenin bez olması ise en büyük sorun. Bez perde nedeniyle zamanla perde esneyip ışık sızdırmaya başlayabiliyor. Aynı şekilde bez perde çabuk bozulabiliyor. Hoş perde bozulursa yaptırma ihtimaliniz var. Fakat Zenit ET’yi yaptırmaktansa yerine daha kaliteli bir fotoğraf makinesi alabilirsiniz.

ckn xpro1_istanbul-1668

Zenit ET’nin bir diğer problem çıkaran parçası pozometresi. Selenyum kullanılan pozometreler zamanla doğru ölçmemeye başlıyor, işin üzücü kısmı bunun bir çözümü yok… Hoş, elimde 88 model bir Zenit olmasına rağmen hala -bence- doğru pozluyor. Ya da doğruya yakın.

Sonuç

ckn et_istanbul- (2)
Zenit ET, 58mm, Agfa Vista 400 – Kadıköy, İstanbul

Zenit ET’yi genelde fotoğrafa yeni başlayacaklara tavsiye ederler. Bunun iki nedeni vardır: Fiyatı ve komplike kullanımı. Gerçekten piyasada en ucuza alabileceğiniz SLR fotoğraf makinelerinden birisi Zenit ET. Düşük fiyatı da bazı problemlerle geliyor dolayısıyla. Eğer bu problemlere rağmen şansınızı denemek istiyorsanız sürprizlerle dolu bir maceraya hazır olun. Diğer yandan zor kullanımı nedeniyle, bu makineyi anlayan fotoğrafa yeni başlayan bir kişi, gerçekten piyasadaki bütün diğer makineleri çok daha rahat öğrenip kullanabilir.

Benim görüşüm

ckn et_istanbul- (4)
Zenite ET 58mm, Agfa Vista 400 – Kadıköy, İstanbul

Zenit ET, kesinlikle verdiğiniz paranın karşılığı değildir. Elinizin altında her an bozulma ihtimaliyle var olan bir makine olması ne kadar mantıklı? Benim tavsiyem üstüne birazcık daha para koyup size çok daha uzun yıllar hizmet edebilecek, hem kullanımı kolay, hem daha ergonomik hem de omzunuzu çürütmeyecek bir SLR alabilirsiniz. Eğer koleksiyonunuzun eksik parçasıysa, bence fiyatı ile Zenit ET en koleksiyonluk fotoğraf makinelerinden birisi. Hem de unutmayın ki herhangi bir mevzu durumunda güçlü bir savunma hattı sağlayacaktır! Şaka bir yana sokak fotoğrafçılığı gibi hızlı olmanın önem kazandığı bir tür için bence hiç uygun değildir. He amacınız daha sokak portreleri tadında takılmaksa neden olmasın?

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

5 comments

  1. Hocam merhaba, her paragrafta mutlaka kötülemişsiniz. Helios bokehleri bambaşkadır. Lens çoğu SLR’a göre başarılıdır. Bez perde evet benimde hoşuma gitmese de o kadar berbat bir makina değil ve benim 122’nin perdesi 28 yaşında hala ilk günki kondisyonunda. Ayrıca pozometresi hala çalışan 70-80 model bir makina söylerseniz ondan alalım.

    Beğen

    • Helios’un bokeh’lerini başkalaştıran şey, mercek yapısı diye kenarlara gidildikçe yapısal bozulmaların artması. Siz görsel olarak bunu tercih ediyor olabilrisiniz, ama bu çoğu fotorğafçı arasında tercih edilecek bir özellik değildir.

      Ayırca 70-80Elerde yapılmış ve pozometresi çalışan sayısız makine var, ama ne yazık ki Zenit bunlardan biri değil.

      Siz beğenerek kullanıyorsanız ne mutlu size.

      Beğen

  2. İki tane Zenit-E var sanırım bütün deneyimim yazıdaki her bir kalemden 180 derece zıt oldu.

    1- Helios nasıl keskin değil ya =) Bendeki Helios-44-2 modern nikkor 18-55 kit lenslerden iki stop daha açık diyaframda bile (f4 vs f8)daha merkezde daha keskin, köşelere doğru kötüleşiyor. Tamam nikkor zoom lens ama arada 41 yıl teknoloji farkı var. Yakın çekimlerde sırf keskinliğinden ötürü modern DSLR makinede kullandığım oluyor. F2,8’den sonra SMC Takumar ile aynı keskinlikte, sadece ton ve bokeh olarak farklı. Yani lens mükemmel değil, ışığa karşı fecaat, kontrastı vasat, ama tek kıyaslama kriterimiz keskinlk ise özellikle yaşına göre gayet keskin. KMZ/MMZ üretimleri iyi BelOMO üretimleri kötü de bu kadar fark olamaz iki örnek arasında bence kullandığınız örnekte bi bozukluk var biri kurcalamış olmalı onu.

    2- Sağlamlık… Zenitin tek zayıf yönü, bez perdenin kenarlarda perdeyi kuran/çeken kayışlar (özel bir ismi varsa bilmiyorum) kopuyor ve makine bozulabiliyor. O da bence birinin perdeyi parmaklayıp itmesi bu sebepten o kayışların kenara kayıp metal yerine sürtünüp yırtılmaya başlaması lazım. Sonra kullanımla o yırtık ilerleyip kopuyor. Benim dededen kalan makine böyleydi, ilk fotoğraf makinesi tamiratım olarak söküp pattex’i bastım 2. Zenit’im oldu. Sonra da hobi olarak bozuk makine alıp tamir edip kullanmaya başladım. Zenit’in bütün bağırsaklarını sökmüş biri olarak söylüyorum, bence zenit olabilecek en sorunsuz makinelerden biri. Örneğin bazı kameralarda (Canon QL17, sana bakıyorum) bir gres kullanmışlar veba gibi herşeyi kitliyor. Bazı kameralar yavaş perde hızları için ikinci bir timer kullanıyor, bazıları elektronik zamanlayıcı kullanıyor.. Zenit’te bunlar bozulmuyor çünkü zaten yok. Bez perdenin aşınıp ışık sızdırması çok çok zor, hele esnemesi fiziksel olarak imkansız nokta. Esniyor dediğiniz yine o kayışlar yapıştığı yerden atmaya başlamıştır. Makineyle ilgili olabilecek diğer bütün problemler makineyi sökmeden sadece alt kapağını açıp 2 perde ve ayna yaylarını yarım tur sıkarak çözülebiliyor.

    Yine yazara zıt fikrimce, bence zenitin “sağlamlık” konusunda ağır sınıfta kaldığı nokta üretim kalitesi. Herkes tank gibi diyor, tamam tank gibi metal kullanılmış ama tırnağınızla boyasını kaldırabiliyorsunuz. Nemli bezle silin, hem boyası kalkabiliyor hem zenit yazısı vs siliniyor. Kurma kolunu birazcık zorlayın, plastik yeri kırılabiliyor. Timer koluna kağıt havlu takıldı elimde kaldı bu mu tank? Elime lens temizleme sıvısı bulaşmıştı kameraya dokundum perde yazıları silindi bu mu tank? Bugünün plastik oyuncaklarına göre tank gibi, ama bence o dönem için en fazla “fiyat/performans ürünü” imiş.

    3- Işık sızdırması konusunda Zenit (teknik olarak) bence uzak ara en güven veren makine. Film kapağı çevresinde (eriyebilen) sünger gibi malzemeler yerine hiç bir zaman bozulmayan fabrik malzemeler kullanılan canlı gördüğüm tek makine. Bazı Leicalar da kullanıyormuş benim Leicam yok. Biri tornavidayla dürtüklemediyse, çocuğun biri gelip yapışkanını sökmediyse, istediği kadar çok kullanılsın, istediği kadar sıcak soğuk nemli ortamlarda bırakılsın, film odasının ışık sızdırma ihtimali yok. Süngeri sadece prizmanın sol tarafında kullanmışlar o da film tarafına değil ayna tarafına ışık sızdırır. Teknik olarak kısmını özellikle vurguladım çünkü bu önemli bir detay. Zenit zamanında ucuz makineydi, zaten alanı fotoğrafçılık merakından çok eve ucuz makine diye aldı. Zamanında pilli otomatik makineler çıkınca Zenitler 7 yaşındaki çocuğun eline oyuncak oldu. Dekor olarak kullanıldı ipin kenarı hafif kalkmış diye önce insanlar kökten çıkardı. Ortalama bir Zenit büyük ihtimal en hor kullanılmış AE1den bile daha az itinalı kullanılmıştır. O yüzden Zenit alırken iyice kontrol etmekte fayda var, ışık sızdırmaları için.

    4- Pozometre. Evet, bu makinelerde pozometreler bozuluyor, ama bozulması bugün çalışıyorken yarın öldü şeklinde değil. Selenyum hücreler zamanla ışık duyarlılığını kaybediyor. “Bozuk” pozometreyi bile oturup bir 30 saniye ayırıp bir DSLR ile kalibre ederseniz kullanmaya devam edersiniz. Benim bir Zenit 1 stop aydınlık gösteriyor ona göre ISO değerini ayarlıyorum 100’se 200lük film takmışım gibi. Diğeri ISO100 film taktıysam ISO’yu 500’e ayarlamam gerekiyor. Kıyaslarsak o dönemin makinelerinin tamamı civalı pil istiyor ve bu piller üretimde değil. %99unda da voltaj regulasyonu olmadığı için muadili modern teknoloji bir pil taksanız da doğru çalışmıyor. Yani zenitin pozometre yanlış, ama en azından tutarlı bir yanlış. Pentax K1000’e yeni pil ile %50 dolu pil takın farklı değer okuyor. Doğruluk açısından hangisi daha iyi derseniz uzak ara Zenit’i tercih ederim.

    Zenitin bence pozometresinin en kötü yanı TTL olmayışı. ~55mm dışında ne lens takarsanız takın pozometre çalışsa da işinizi görmüyor. Zaten lens değiştirmiceksek napalım gülle gibi SLR makineyi? O yüzden her türlü çıkarıp telefondan ölçüm almak çok daha mantıklı geliyor.

    5- Ergonomi. Zenit’in ergonomisi kötü katılıyorum, ancak bendeki sebepleri farklı. Bu makinenin en ciddi ergonomi problemi makinenin askı yeri yok ya. Deri kılıfın alt parçasını takıyorsunuz o da tripod bağlantısından kameraya takılıyor. Buradaki sorun boynunuzda asılıyken kamera aşağıya doğru bakıyor. Helios vs prime lens varken idare ediyor ama benim zenitle normal kullandığım lens 35-105 zoom lensi kılıf taşımıyor, esniyor içinden çıkıyor. Tamam ucuz olsun iyi güzel de çok mu zor iki tane askı yeri koymak?

    İkinci ergonomi problemi, vizörü parlak değil ve hiç bir odaklama yardımcısı yok. Ne görüyorsanız o. Gündüz tamam ama karanlık iç mekanda kullanması sinir ediyor, genelde sonuçları da problemli oluyor.

    Ayna titreşiminin hiç bir önemi yok çünkü zaten makinenin 1/30’dan yavaş perdesi yok. B’de ise “mirror lock-up” özelliği olmadıktan sonra zaten hiç bir makinenin farkı yok. O özellik de Nikon F3’de biliyorum var, ortalama bir zenitin 30 katı pahalı. Zaten F3 bakan Zenit bakmaz. Dünyanın sonu mu? Değil. Hemen her zaman zaten Bulb ile çekim yapıyorsak diyaframı 1-2 stop daha kısıp süreyi uzatma şansım oluyor. Süre çok uzunsa zaten ayna titreşiminin zararı yok.

    Onun dışında yazarın aksine ben Heliosun “garip” diyafram ayarlama yöntemini seviyorum. Önce stopu istediğiniz değere mesela f5,6’ya ayarlıyorsunuz, diyaframı açıp odağı yapıp çekmeden önce en son diyaframı gittiği yere kadar çeviriyorsunuz, kendiliğinden f5,6 oluyor. Bu olmazsa, dediğim gibi vizor zaten karanlık, gidip f11’da doğru dürüst odak tutturma şansınız yok.

    6- Parasının karşılığını veriyor mu? Kesinlikle veriyor. Hatta sadece “fiyat/performans” kriterinin ötesinde fiyatından bağımsız da gayet severek kullanıyorum Zenit’lerimi. BENCE; Özellikle de negatif film kullanıyorsanız, 1/500-1/30 perde hızı gayet yeterli. 1/1000 asla aramadım desem yalan ama filmli makinede %99,99 o hız kullanılamıyor çünkü DSLR gibi düğmeye basıp ISOyu 3200 yapalım diye bir seçeneğiniz yok. Diyaframdan fedakarlık ederim diyorsanız da şu sorun var. 1/1000’e gerçekten ihtiyaç duyacağınız kadar hızlı hareket eden şeyi (uçan kuş mesela) f2,8’de nah odaklarsınız. 1/30 altı hızlar da elle çekime uygun değil. Örneğin bendeki K1000’in 1/15i var, 1/15 kullanmadan önce Heliosu falan taktıysam Takumarı takıp 1/30da kalmayı tercih ediyorum.

    Bir SLR olarak Zenit’in gövdesi görüntü kalitesini belirlemiyor. İyi lens alırsanız kaliteli görüntü alırsınız ve o dönemin en kaliteli, en iyi, en bilmemne diyeceğiniz bütün lenslerinin M42 versiyonları var. Efem o makineye o lens mi takılır? Evet takılır, işi görüyorsa neden takılmasın. Zaten SLR oluşu benim gözümde en iyi rangefinderların bile önüne taşıyor Zeniti.

    Gelelim diğer avantajlarına. Zenit bozulması zor ve ucuz bi makine olduğu için plajda eliniz kumlu kullanabiliyorsunuz. Belinize kadar dalgalı denize girip çekim yaparken içiniz gitmiyor. Sağanak yağmur altında basit bir poşet geçirip kullanabiliyorsunuz zaten biraz ıslansa da bir şey olmuyor.

    Bütün bu sebeplerden ötürü açıkcası benim en çok kullandığım analog makine Zenit, bu kadar gömülmeyi haketmiyor…

    Beğen

    • Uzun ve detaylı yorumunuz için teşekkürler. Yazdıklarıma katılıp katılmamanız ya da tam tersi sizin yazdıklarınıza katılıp katılmamamın pek bir önemi olduğunu düşünmüyorum, yazdıklarınızdan edindiğim en büyük çıkarım iki farklı bakış açısının makineyi nasıl yorumladığı. Burdan yola çıkarak da en iyi fotorğaf makinesi, en kaliteli fotoğraf makinesi gibi söylemlerin ne kadar saçma olduğu ortaya çıkıyor. Birisinin hoşuna gitmeyen bir özellik bir başkası için hayat kurtarıcı olabiliyor. Ellerinize sağlık.

      Beğen

Yorum bırakın